15 Ağustos 2016 Pazartesi

dikenli incir




Yakın çevremde herkes kaktüs sevdiğimi bilir. Aslında bir tür kaktüs olan bitkinin meyvesi olan dikenli incire Hint inciri ya da Frenk inciri de denir fakat biraz araştırınca farklı yörelerde farklı isimler aldığını öğrendim.Biz Adanalılar için cennet meyvesi:))) Dikenli incir, benim için yazın vazgeçilmezlerindendir. .
Adana, Mersin ve Antalya'da çokça yetişen meyve C vitamini deposu. Sindirim sistemini güçlendirip, kabızlığı giderir. Zindelik sağlar. Kolestrolü düşürür. Cildi tazeleyip, güzelleştirir, kırışıklıkları azaltır.. Şeker hastalarına da iyi gelir. İçerdiği vitaminler sayesinde tam bir şifa kaynağı. Elbette aşırıya kaçmadan yemek gerekiyor. Çok yenildiğinde içindeki çekirdekler bağırsaklara zarar veriyormuş.


Eğer denk gelirseniz kürek biçimindeki daldan kesip herhangi bir büyükçe saksıda siz de yetiştirebilirsiniz. Toplaması oldukça zahmetli olan meyveyi pazarlarda kolayca bulabiliyoruz. Hatta Adana'da tablacılar soyup, paketleyip satıyor.
Bugün bahçeye inip fotoğraf çekmeye fırsat bulamadığımdan netten bir foto paylaşıyorum.



         Siz evde kendiniz  soymak isterseniz önce genişçe bir kapta incirleri fırçalamalısınız. Daha sonra yıkayın ama çok dikkatli olun çünkü diken kalabiliyor.


                                           Dikeninden arınan meyvenin iki ucundan kesin.


Ortasından bıçak yardımıyla kesik atın.



                                       Ortasındaki meyveyi çıkarın ve buz dolabında soğutun.
        
                                       



Soğuduktan sonra harika bir tat :)) 

Konservesini yapıp kışa saklamayı düşünüyorum. Daha önce denemedim ama olmaz diye bir şey yok değil mi ? 

Yaparsam ve güzel olursa mutlaka sizinle paylaşırım. Sevgili Nahide Hanım ya da Nergis Hanım'ın denemeleri var mı acaba ben onların bloglarında bir gezineyim.

Sevgiyle kalın....

7 Ağustos 2016 Pazar

Yapraklı Koy

Mutlu pazarlar.
Geçenlerde bahsetmiştim yazlıkta olduğumdan. Yıllardır Mersin'in Silifke ilçesinde bulunan Yapraklı Koy'a geliriz yazları. Susanoğlu beldesinde küçücük bir koy burası. Gökyüzünden bakınca yaprak şeklinde olduğu için bu ismi almış. Beş yerden soğuk su karışan turkuaz renkli koyda yüzmek gerçekten çok keyifli. Akdeniz'de deniz suyu oldukça sıcaktır, ama burada suyun alt kısmı soğuk üst kısmı sıcak. Ağaçların arasında, romatizmal ağrılara da iyi geldiği söylenen, havuzda yüzüyorsun hissi veren harika bir yer burası. Koyun etrafında bulunan küçük kafelerde bir seyler içmek ve  şezlong kiralamak da mümkün.

Turkuaz rengi sularda balıklarla birlikte yüzüyoruz.

Akşam üzeri ışıl ışıl...


                                                           Balkonumuzdan...
                                               
                                                                   
                                                                       Oğlum canım...





                                                                       Minik ailem...


Bu da eskilerden bir fotoğraf,netten buldum. Bu yıl güzel bir tadilat yapılmış.



      Susanoğlu'nda bir de uzun plaj var. Kum sıcacık, çocukların oynamasına uygun. 


Susanoğlu'na gelirseniz eğer mutlaka bir kaç kilometre ilerde ki Narlıkuyu'ya da geçmelisiniz. (Akyar ya da Kızlar hamamı olarak da bilinir) Orası tam anlamıyla bir cennet:) Üç ayrı koy var. İkisinde denize girilebiliyor, diğerinde yatlar,tekneler ve balık restoranları var. Bu restoranlar çok da ünlüdür:)) Başka küçük küçük koylar da var tabi ki. Benim sözünü ettiğim yerde isterseniz çamların altında piknik yapıp, ister deniz kenarından şezlong kiralayıp güzel bir gün geçirebilirsiniz.






 Narlıkuyu'ya gitmişken Hoca'nın meşhur lokma tatlısını da tatmayı unutmayın. Hemen Üç Güzeller mozaik müzesinin yanında.


İsterseniz bir kaç kilometre tırmanıp Cennet Cehennem ve astım mağaralarını da görebilirsiniz. Ahhh Mersin'de öyle güzel yerler var ki.. Benim gibi hem deniz tutkunu hem ören yerlerini ziyaret etmeyi seven biriyseniz ve daha önce Mersin'e gelmediyseniz görmenizi tavsiye ederim. Kız Kalesi, Adamkayalar, Doktor'un yeri, Silifke Kalesi, Uzunca Burç ve daha bir çok yer... Ben anlatmaya devam edersem bu yazı bitmek bilmeyecek. Ama  Antalya'yı aratmayacak güzelliklerin burada da mevcut olduğunu söylemeden geçemicem. Henüz yaz bitmemişken, (gerçi Çukurova'da yazın bittiğini de söyleyemem Şubat ayında denize giren biri olarak:) ) gelmenizi tavsiye ederim. 
gelin misafirim olun birlikte gezelim:)


3 Ağustos 2016 Çarşamba

kitaplar,kitaplar








Yeni kitaplarım geldi. Kitap aldığında  mutluluktan havalara uçan ( gençlerin deyimiyle 'sevindirik' olan) bir ben değilimdir sanırım. Kitap alışverişlerimi idefixden yapıyorum ve hizmetinden çok memnunum. Hemen iki-üç günde kitaplar elimde oluyor. Bu son siparişte adres olarak yazlık evi verdiğim için, buraya da her gün kargo gelmediğinden birkaç gün gecikmeli geldi, O ''bir kaç gün''de her zil çalışında koşa koşa kargom gelmiştir diye kapıya zorladım. Çok komikti halim:)) Ehh doğumdan sonra üç aydır tek satır kitap okuyamadım ya çok görmeyin. Sevdiğim bir arkadaşım hamileyken, okuyabildiğin kadar oku sonra fırsat bulamayacaksın demişti ne kadar haklıymış:) Yazlıkdayken annem babam bebişimle ilgilenirken ne okursam kar:)) 

Adem Güneş; pedagog. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle aldım kitapları. İlk kez okuyacağım.

Montessori çok beğendiğim sınıflarımda uygulamaya çalıştığım bir eğitim metodu.  Oğlum için bu metodu nasıl uygularım,neler yapabilirim diyerek aldığım kitap. Montessori, çocuğun kendi kendine, keşfederek öğrenmesini sağlayan harika bir sistem. Bir gün onunla da ilgili bildiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

101 Zeka geliştirici Oyunlar. Eskiden beri neerde bir oyun kiatabı görsem alırım:) 

Şermin Çarkacı'nın yeni kitabı, Kötü Alışkanlıklara İyi Öneriler. Facebookta tanıştığım 'oyuncu anne' kendisi. Henüz çocuk sahibi değilken ( hatta fikrine bile sahip değilken diyeyim ) sayfasını keşfedip, kitaplarını okuduğum, ah keşke benim velim olsa dediğim Şermin Hanım:) Deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı akıcı sade dilli bir kitap. Sohbet eder gibi yazmış yine.

Yusuf Seyhan çok sevdiğim bir öğretmenimin kardeşi. Hayalet Kasabası da bir kişisel gelişim kitabı. 

Sırça Fanus, adını çokça duyduğum ama bir türlü kendisine sıra gelmeyen kitap... Saadet Hanım blogunda paylaşınca yeniden hatırladım ama ancak alabildim. Neden bazı kitaplar böyle oluyor? 

Son iki kitap Zülfü Livaneli'nden. Tüm kitaplarını okuduğum halde Araf'ta Bir Çocuk'u nasılsa okumamışım, Diğer kitapta da Yaşar Kemal'le anılarını kaleme almış. Ben Zülfü Livaneli'nin kitaplarını da şarkılarını da çok severim.

Yeni kitaplarım bunlar. Her telden var:)) 1 Eylül'de bizim için okullar açılıyor o tarihe kadar yazlıkta ne kadar okuyabilirsem... 
Bilge Kaan uyuyorken ben bir ucundan başlayayım. Bana iyi okumalar:)) Sizlere de mutlu günler olsun. Sevgiler....